18 Ocak 2010 Pazartesi
Sherlock Holmes
Az önce baktım da, 12 gündür blog'a yazı yazmamışım. Aslında mail yoluyla ve Ekşi Sözlük'ten soran okur arkadaşlar oldu. Teşekkür ediyorum hepsine tekrardan. Çok özel bir sebebi yoktu yazmamamın. Sadece canım yazmak istemiyordu. Bıkkınlık hissi vardı. Benim gibi her şeyden çabuk vazgeçen, sıkılan, devamlılığı olmayan bir adamın, şimdiye dek neredeyse her gün blog'a iyi kötü bir şeyler yazması en çok beni şaşırtmıştı. Futbolla ilgili iş yapmayan birinin, her gün blog'la uğraşması bence manyaklıktan başka bir şey değil. Sorunum da esasında kendimi her gün veya gün aşırı yazmak zorunda hissetmem. Bu zorunluluk hissini çoğu blog yazarı biliyordur herhalde. Belki bundan sonra haftada sadece 1-2 post girerim, bilemiyorum...
Sherlock Holmes'a gelince... Geçen gün sabırsızlıkla vizyona girmesini beklediğim, vizyona girdiği ilk gün izlediğim bu güzide filmle ilgili entry yazdım Ekşi Sözlük'e. Uzun aranın ardından ilk postumuz bu olsun...
"Uzun uzun yazmak isterdim ama şu an kafamı toparlayamıyorum. Son zamanlarda gittiğim filmlerin öncesinde, birçok kez fragmanını izlediğimden ve hayli etkilendiğimden, Sherlock Holmes'a gitmem kaçınılmaz olmuştu. Uzun zamandır büyük bir heyecanla vizyona girmesini bekliyordum ve girer girmez de dün akşam izledim. Sonuç: Harika. Eksikleri yok mu? Var. Daha iyisi olamaz mıydı? Olabilirdi. Guy Ritchie, Robert Downey Jr, Jude Law, Rachel Mcadams, Mark Strong ve Sherlock Holmes isimleri bir araya geldiğinden, insanların Bülent Ersoy'laşıp "fevkaladenin fevkinde bir film istiyorum" demesini anlayabiliyorum ama böyle olunca da hem film süresince istenilen tat alınamıyor hem de hayal kırıklığı yaşanıyor. Oldukça etkilenmem, bol bol gülmem ve keyifli bir 2-2.5 saat geçirmem benim için yeterliydi, "bu film kesinlikle dünya tarihine geçmeli, gelmiş geçmiş en iyi 50 film arasında gösterilmeli" vs. diyenler de şu an mırın kırın ediyorlardır. İmdb notu 7.7, ben sinemadan çıktığımda 8.0 civarıdır herhalde demiştim kendi kendime, izleyenlerin geneliyle aşağı yukarı hemfikiriz.
Benim duygusal notum 10 üzerinden 10 ayrıca, Sherlock Holmes'un romanlarını okumamıştım, yanılmıyorsam daha önceden Robert Downey Jr.'ın da hiçbir filmini izlememiştim, hem Sherlock Holmes karakterine, hem de Robert Downey Jr.'a hayran kaldım. Sherlock Holmes, kafadan olunmak istenen film karakterleri listeme girdi. Benim filmim, nokta. Robert Downey Jr. dışında kalan 3 esas karakter de gayet iyiydi. Jude Law'ın performansı beklentilerimin üzerindeydi. Süper ikili olmuşlar Downey Jr.'la, başka iki isim seçilseydi bu kadar sever miydim filmi bilmiyorum açıkçası. Rachel McAdams da nokta bir isim film için. Guy Ritchie'ye gelince, efsane iki filminden sonra -RocknRolla'yı da çok severim- ne çekse izlerim, Revolver'e bile sonuna kadar katlanmıştım. Yönetmenin kim olduğunu bilmeyen biri, filmi izledikten sonra 10 tane isim saysa eminim Ritchie aklına gelmezdi. Çok da iyi oldu bence Sherlock Holmes'u yönetmesi. Bazı ayrıntıları harika düşünmüş.
Entry'yi hüzünlü bir itirafla bitireyim, Sherlock Holmes'un zekasının yarısına sahip olsaydım, başka da bir şey istemezdim. :( "
Etiketler:
film,
guy ritchie,
jude law,
rachel mcadams,
robert downey jr.,
sherlock holmes,
sinema
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder