19 Mart 2011 Cumartesi

Yorumsuz...

Oğuldan Babaya...


Colin Kazım Fener'den Galatasaray'a geçince, babası da geçmiş...

Üzgün Doğum Günü Çocuğu...


Yaklaşık 3 yıldır hayatımda çok önemli bir yer teşkil eden blog'umuzun ex-yazarı Belgarath'ın bugün doğum günü... 28 oldu... Ama gene... :( Acı bir mağlubiyet. Doğum gününe böyle girmeni istemezdim haco...

Not: Gece uzun, derbi yorumları ilerleyen saatlerde.

12 Mart 2011 Cumartesi

Aykut Hoca'nın Yaptığı Doğru İşler


Devre arasına Trabzonspor'un tam 9 puan gerisinde girdiğimizde, Fenerbahçelilerin çok büyük bir bölümü şampiyonluktan umudunu kesmiş, bari Bursa ve Beşiktaş'ı geçip 2. olalım diyordu. "Yemişim efsanesini" deyip Aykut Kocaman'ın kellesini isteyenlerin oranı da hiç de az değildi. Ama gelinen nokta ortada, ikinci yarıda oynadığımız tüm maçları kazandık ve averajla da olsa öndeyiz. Son 12 maçta 33 puan aldık ki, bu küçümsenecek bir başarı değil.

Mayıs 2006'nın ardından geçtiğimiz Mayıs ayında bir büyük yıkım daha yaşadık ve Aykut Hoca yaklaşık 8 aydır görevde. Bu 8 ayda hangi önemli doğruları yaptığını elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.

1- Yaptığı transferler... Niang, Yobo, Stoch ve Dia... Nobre'den sonra hem Kezman'da, hem de Güiza'da büyük hayal kırıklığı yaşadık ve Niang'ın attığı gol sayısı, performansı ortada. Bir dönem performansı düşse de -gerçi sakatlıktan çıkmıştı- toparlanmasını bildi ve ağları sarsmaya devam ediyor. Soruyorum size, 2007/08 sezonunda Kezman yerine Niang olsaydı, şampiyonluğu verir miydik? Kezman'ın penaltıyı ben atıcam diye tutturmasını ve kaçırmasını hala unutmadım... Peki Şampiyonlar Ligi'nde etkisiz eleman oluşu... Geçen seneye değinmek istemiyorum, Bursalısından Galatasaraylısına herkes Güiza'nın yerine Niang olsaydı şampiyon olacağımızı söyleyecektir. Niang'a artıyı yazdık mı...

Geleyim Yobo'ya. Bilica'nın yaptığı sürüyle kritik hatanın ardından -Beşiktaş maçında penaltı sırasında yaptığı da bardağı taşırmış oldu- kesinlikle bir stoper almamız gerekiyordu, Yobo'yu kiraladık. Yobo'nun bonservisini almayalım diyen Fenerbahçeli çıkar mı? Sezon başından beri hatasız oynuyordu, geçenlerde nazar değdi, saçma bir hata yaptı ama eminim o da aynı şekilde devam edecektir... Dia ve Stoch ikilisini birlikte değerlendireyim. Dia şu ana kadar Stoch'a oranla kat kat başarılı olsa da, iki transferin de çok doğru olduğunu söyleyebilirim. Stoch'tan verim alamamamız yanlış transfer olduğu anlamına gelmiyor. İkisi de genç, geçtiğimiz sezon çok başarılı olmuşlar -özellikle de Stoch, Hollanda'da yaşayan Flying Dutchman'e sorun onu daha detaylı bilgi almak istiyorsanız- bonservisleri çok yüksek değil, sorunlu çocuklar da değiller. Stoch, Kazım karakterli bir çocuk olsa onu da silerdim ama henüz 21-22 yaşında olduğunu unutmayalım.

2- Bu madde de ilk maddeyle bağlantılı. Roberto Carlos, Alex, Vederson, Andre Santos, Deivid, Edu, Bilica, Cristian vs. vs. Bir sürü Brezilyalı futbolcumuz vardı. Brezilyalı futbolcuların yeteneklerine laf edemeyiz ama genelinin rahat insanlar olduklarını da bunca yıldır çözmek zor değil. Her Brezilyalı Alex gibi olmuyor maalesef. İşte Aykut Hoca bu Brezilyalı ordusunu dağıttı. Şu an Alex ve Andre Santos dışında direkt oynayan Brezilyalımız yok. Santos da tahminim gider sezon sonu. Cristian-Bilica ikilisi sezon sonu ilk ayrılanlar olur. En büyük istediğim buydu ve seneye de birkaç İskandinav-Alman alırsa değmeyin keyfime...

3- Aykut Kocaman'ın kafasında hızlı oyuncularla 4-3-3 oynamak vardı. Hala da var. Stoch-Niang-Dia onun ileri üçlüsü olacaktı. Ama hem sezona kötü başlanınca, hem Stoch bekleneni veremeyince, hem de 34'üne gelen Alex 27'sindeki performansını sergilemeye başlayınca, oyun planından, bir anlamda inadından vazgeçti. Çok da iyi yaptı. Şu an geçtiğimiz sezonki Daum'un Fenerbahçesi gibi oynuyoruz. Sadece birkaç oyuncu farklı. Alex çok daha iyi, Güiza'nın yerine Niang var, Bilica'nın yerine Yobo var, ve de Dia var. Alex'i yedek oturtsaydı, veya erken oyundan almaya devam etseydi, bugünleri kesinlikle göremezdik. Bu da bir başka artısı Aykut Hoca'nın.

4- Takımın devre arası transfere ihtiyacı yok muydu? Vardı... Sol bek ve ön libero kesinlikle alınmalıydı. Ekstra olarak da Tümer benzeri Alex'in sakatlığında oynayacak ve 2. yarılarda oyuna girip maçı kurtarmaya çalışacak bir anahtara ihtiyacımız vardı. Bu transferlerin yapılmaması ileride bir hata olarak da görülebilir. Ama o hem risk almadı -bakınız geçen sene Galatasaray'ın, bu sene Beşiktaş'ın devre arası transferlerine...- hem de oyuncu krizini iyi yönetti. Andre Santos örneğin. "Brezilya Milli Takımı'nın sol bekinin neden yedek kaldığını bana değil, ona sorun" diyerek mesajı verdi. İkinci yarıdaki performansı kesinlikle daha iyi Santos'un.

5- Yıllardır neden hiç altyapıdan çocuklar şans bulamıyor Fenerbahçe'de denilir. Daum dönemi çok genç harcadık, sağolsun kendisi hiç sevmez genç oyunculara şans vermeyi... Ama Aykut Hoca öyle mi? Okan ve Gökay'a şans verdi, onlar da hocalarının güvenini boşa çıkarmadılar. Bu çocukların oynadığını görünce, insanın "hoca şu futbolcuya takmış şans vermiyor, haksızlık yapıyor" gibi söylemlere inanası gelmiyor. Gökhan Gönül'ü iyi bir paraya satsak 1-2 sene içerisinde, gözüm arkada kalmaz çünkü Okan var. Hem kontenjan avantajı, hem de neresinden baksan en az 5-6 milyon euro kar.

6- Bir teknik adamın kamera karşısında söyledikleri çok önemli. Ben ve benim gibi on binlerce taraftar, hocaların ağzından çıkacak kelimelere bakıyoruz. Onlara inanıp inanmamamız her şeyden önemli. Her şeyden önce bir güven meselesi. Bazı teknik adamlar kendini Mourinho zanneder, her şeyin en iyisini bildiğini sanır ve hatalarını kabul etmez. Ama işte ben Aykut Kocaman'ın en çok, çok dürüst ve net bir insan olmasını seviyorum. %100 Futbol'a çıktığında, Rıdvan ve Güntekin Onay'la sohbet ederken, birçok hata yaptığını açıkça söyledi. Bir başkası bunu itiraf edemez kolay kolay. Mırın kırın eder. Beşiktaşlı olmamama rağmen beni sinir eden Schuster'in söylediği lafa bakın, "Beğenmeyen gelmesin, gitsin evinde izlesin." Aykut Kocaman'ı bunu söylerken hayal bile edemememiz, Fenerbahçeliler olarak en büyük sevinç kaynağımızdır.

7- Hem Young Boys'a, hem PAOK'a eleniyorsun, Türkiye Kupası yine bir başka bahara kalıyor, ligde 9 puan geridesin. Başka bir hoca bir sürü oyuncuyu kadro dışı bırakabilirdi, devre arasında 5-6 adam birden alabilirdi, gerekli ya da gereksiz medya önünde oyuncularını, hatta taraftarlarını eleştirebilirdi. En kötüsü de baskıyı kaldıramayıp istifa edebilirdi. Rıdvan Dilmen'in MTK maçının ardından istifası hala akıllarda. Ama Aykut Hoca bunların hiçbirini yapmadı, sadece takımına güvendi, devre arası çok iyi çalıştırdı ve kondisyon yüklemesi yaptı.

Devre arasında 2. yarıda Fenerbahçe'den puan beklentim 41-42 idi. Şampiyonluk bir kenara, bu puanı aldığımızda teknik heyeti ve oyuncuları başarılı sayacaktım. 7 maç geçti, 21 puan cepte. 17'de 17 gibi söylemleri bir kenara bırakalım, kalan 10 maçta 8 galibiyet bizi kesin şampiyon yapar. Yapmasa da hem Aykut Hoca'nın, hem oyuncuların canı sağolsun. Kalan 10 maçta alınacak 2 mağlubiyete değil, kızacaksanız sezon başı yapılan hatalara kızın... Düşüncesi bile kötü ama şampiyon olamazsak Aykut Kocaman'ı göndermek gibi bir saçmalık yapmaz umarım Aziz Yıldırım her zaman yaptığı gibi.

Hatırlatma: Onun döneminde Lorant dışında sezonu şampiyon olarak tamamlayamayan tüm hocalar kovuldu. Zaten Lorant da devre arası gelmişti ve olağanüstü bir performansı vardı o 2. yarıda... (Son 14 maçta 38 puan gibi)

11 Mart 2011 Cuma

Çıplak Ayaklılar


Engin, Aykut, Tanju ve Oğuz... 30.07.1991 tarihli Milliyet'ten. Bu arada o zaman Schumacher'in jübilesinde Bayern Münih'i yenmişiz ve Almanya'da bayağı konuşulmuş bu galibiyet...

6 Mart 2011 Pazar

Sergen & Fenerbahçe...


Sergen Fenerbahçe'deki ilk maçına çıkmadan önce kulübede otururken... Sergen'in son dakikalarda dahil olduğu karşılaşmayı Moldovan ve Balic'in üstün performansıyla 3-0 kazanmıştık Ankara'da...