19 Mart 2010 Cuma

Cannavaro & Bu Kez İşe Yaramadı

Dünkü maçlarla ilgili yazılacak çok şey var da, ben şimdi başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Cannavaro'nun yeri bende ayrıdır. Nick'imin Scugnizzi olması da Cannavaro sayesinde. Şimdi geçmişe dönelim.


Sene 1998. Fenerbahçelilerin hiçbir zaman unutamayacağı Parma maçları. Parma'nın efsane kadrosu zamanı. İstanbul'da Parma'yı 1-0 yeniyoruz, İtalyan ekibi maçı 9 kişi tamamlıyor. İlk kırmızı kartı 60. dakikada Dino Baggio görüyor, ikincisini ise Cannavaro. Fotoda da görüldüğü üzere Baliç'i düşürerek. Pozisyon son dakikada yaşanmıştı ve Cannavaro Baliç'i düşürmeseydi, formda Baliç'in golü atmaması için hiçbir sebep yoktu. Bir anlamda kırmızı kart görerek maçın 2-0 bitmesini önledi Cannavaro, rövanşın da 3-1 bittiği düşünüldüğünde ne kadar önemli olduğu görülüyor bu hareketin. Çünkü o Parma şampiyon olmuştu.


Aradan 11.5 yıl geçiyor, Cannavaro 36-37 yaşına geliyor. Yine önemli bir UEFA Kupası, yeni adıyla Avrupa Ligi karşılaşması. Yine kupayı almaya yakınlar. Cannavaro yine gole giden adamı düşürüyor, yine kırmızı kart görüyor. Fakat bu o zamanki gibi işe yaramıyor, Juventus'un felaketi oluyor. Gerçi dün Fulham gerçekten çok çok iyi oynadı, hiçbir Türk takımının 10 kişi kalan Juventus'a karşı böyle top oynayabileceğini düşünmüyorum ama dün karşılaşma 11'e 11 oynansaydı belki şimdi turu geçmişlerdi ve kupaya doğru ilerliyorlardı.

Ne denir buna, kader mi?

12 Mart 2010 Cuma

Çat Çat Makinesi & Bayrak & Füze Balonu



Sene 1989, gazete Milliyet. Bayrak tamam da, şimdiki taraftarların füze balonuna, çat-çat makinesine ihtiyacı yok mu, soruyorum size?

10 Mart 2010 Çarşamba

İnter Günlerinden

Bu Çocuk Kim?


Sadece Fenerbahçeliler ne kadar hatırlıyor diye merak ettiğim için soruyorum. Kennet Andersson ile Serhat'ın arasındaki futbolcu kimdir?

Edit: Yorum bölümünde arkadaşların da belirttiği üzere Ömer Karabacak. Fotoğraf da yanlışım yoksa 22 Temmuz 2000 tarihinde oynanan Aachen maçının öncesinde çekilmiş.

9 Mart 2010 Salı

Aykut Kocaman Üzerine

Foto: Milliyet Arşiv

Şimdi çocukluk günlerime dönüp uzun uzun yazmaya, okuyanları yormaya gerek yok. En sevdiğim 3-5 Fenerbahçeli futbolcunun listesini yapsam, Aykut o listede her zaman yer alır. Kredisi bende sonsuzdur. "İstenilen şartlarda" Fenerbahçe'nin teknik direktörü olsun, her türlü kötü sonuca razıyım. Ağzımı açmam. Eğer olur da hakkında tek kötü söz söylersem bu post'u hatırlatırsınız. İster Galatasaray'dan 7 yiyelim, ister Pendik'e değil mahalle takımına elenelim. Bunu Aykut'un teknik direktörlüğüne çok güvendiğimden, elbet başarılı olacağından söylemiyorum. Sadece "Aykut Kocaman sevgisi".

Fenerbahçe'de sportif direktör olarak göreve getirildiğinde çok sevinmiştim. Sevinmiştim ama Aziz Yıldırım varken istediklerini yapamayacağını biliyordum. Hüzünlü bir sevinçti benimkisi. Sırf Fenerbahçe'de görev almak için kabul etmişti bence Aziz Yıldırım'ın teklifini. Üstelik bu görevi reddetse çok büyük tepki alırdı. Yazılarımı okuyanlar ve beni az çok tanıyanlar, Aziz Yıldırım'ı pek de sevmediğimi bilir. Görevi uzun süre önce bırakmalıydı bence, bırakmadı. O başkanken ne sportif direktöre ihtiyaç var, ne de menajere.

Bu hep tartışıldı, tartışılmaya da devam ediliyor. Başkan çıkıp "Sayın Aykut Kocaman'ın görevleri bunlardır." diye net bir açıklama yapmadıkça da devam edecektir. Aziz Yıldırım varken, Aykut Kocaman Daum'u gönderebilir mi? Göndermesini geçtim, fırça atabilir mi? Oyuncu tercihlerine karışabilir mi? Transferleri yaptığı söyleniyor, Daum'un istemediği bir adamı transfer edebilir mi?

Evet soruyorum, Aykut Kocaman'ın neler yaptığını, yetkilerini, görevlerini biri bana anlatsın. Ciddi ciddi çok merak ediyorum.

Onun durumuna çok üzülüyorum. Şu an Fenerbahçe'nin gidişatından bile çok üzüldüğümü söyleyebilirim. Adamın güldüğünü görmedim sene başından beri. Zaten fazla gülmezdi, şimdi hepten gülmez oldu. "Nerden kabul ettim ben bu görevi?!?!" dercesine bakışları. Çevremde onu eleştiren Fenerbahçeliler görüyorum, biriyle ciddi bir tartışmaya gireceğim en sonunda, o olacak. Lille maçından eve dönerken, otobüste iki Fenerbahçeli gidişatı değerlendiriyordu. Biri Aziz Yıldırım'ı eleştiriyordu, diğeri şunu dedi: "Yahu işte büyük başkan artık işlere karışmıyor, sen ne diye hala Aziz Yıldırım'ı eleştiriyorsun ki?! Futbolun sorumlusu Aykut, git onu eleştir. Bak, diğer kulvarlarda ne kadar başarılıyız!" Böyle düşünen birçok Aziz Yıldırım hayranı var.

Aziz Yıldırım gibi "her şey benden sorulur" tipi bir başkanımız, Daum gibi işine zerre karıştırmayan bir teknik direktörümüz varken, sportif direktörlükmüş, menajerlikmiş, hepsi boşa. Olan Aykut'uma oluyor, ben ona üzülüyorum...

Bu yapıda Aykut Kocaman'ın görevi bırakmasından başka bir yol göremiyorum. Fakat bu bir başarısızlıktan sonra olacaksa, çok yazık olur. Yani sezon sonu şampiyon olamazsak ve Aykut istifa ederse/görevi bırakmak zorunda kalırsa, hiç de iyi olmaz. Ama bana şampiyon olsak bile görevi bırakacakmış gibi geliyor.

Dileğim, onu Aziz Yıldırım'sız bir Fenerbahçe'de teknik direktör olarak görmek.