22 Haziran 2011 Çarşamba

Şampiyonluğun Öyküsü -Bölüm 1-


1963 yılında, henüz 30 yaşındayken intihar eden büyük şair Sylvia Plath, zamanında demişti ki, "Yazıyorum çünkü içimde susturamadığım bir ses var..." Daha kısa nasıl dile getirilebilirdi ki bu iç ses? Ara ara farklı nedenlerden dolayı, uzun süre benim için önemli konularda yazmayacağım desem de, içimdeki sesi susturamıyorum ve sonunda kendimi klavyenin tuşlarına basarken buluyorum. Neyse... 4 yıl aradan sonra şampiyon olmuşken, şampiyonluğun öyküsünü yazmadan yapamazdım. E bu sezonki şampiyonluğun öyküsü yazılırken de, 2006 ve 2010'da son maçlarda kaybedilen şampiyonluklardan, Aziz Yıldırım'ın tek oyla başkan seçilmesinden, Trabzonspor'la olan rekabetimizden bahsetmemek olmaz... Uzun yazıları, okumayı çok seven ben bile genelde okumadığımdan, ve son zamanlarda "özet geçilen" bölümler aradığımdan, birkaç bölüm halinde yazsam çok daha iyi olacak.

***

21 Mayıs 1978:
Fenerbahçe bu tarihte Boluspor'la berabere kalarak ligin bitimine 1 hafta şampiyon oluyor. Bu şampiyonluğun önemini ne mi arttırıyor? Sezonu Fenerbahçe'nin ardından 2. tamamlayan Trabzonspor, 1977/78 sezonunda da şampiyon olsa idi, tam 6 sezon arka arkaya şampiyon olan ilk ve tek Türk takımı olmuş olacaktı. (1977/78 sezonundan önceki 2 sezon ve daha sonraki 3 sezonun şampiyonu Trabzonspor) Fenerbahçe, kendi şampiyonluğunun yanında, rakibinin de rekor kırmasını engellemiş oluyor.


***

19 Nisan 1996: Trabzonspor en son 1984'te, Fenerbahçe en son 1989'da şampiyon olmuş. 1995/96 sezonunda iki ekip de çok iyi durumda, yıllar sonra şampiyon olmak istiyorlar. Hami'li, Ogün'lü, Şota'lı ekip, son 5 haftaya Fenerbahçe'nin tam 4 puan önünde giriyor. Fenerbahçe'yle sahalarında oynayacaklar, o maçı kaybetseler bile diğer maçları kazanmaları halinde şampiyonlar. Böyle bir avantaja sahipler. Ama futbol bu. 19 Nisan'da 15. sıradaki Vanspor'u ağırlıyorlar. Biraz becerikli ve şanslı olsalar en az 4-5 farkla kazanacakları maçı, sezon sonunda Beşiktaş'a transfer olacak olan Erkan'ın attığı golle 1-0 kaybediyorlar. (Peşin spoiler: Bu maçın bir kopyası 14 yıl sonra Fenerbahçe ve Trabzonspor arasında Kadıköy'de oynanacak, gülen taraf Bursaspor olacak)


5 Mayıs 1996: 1995/96 sezonunun en önemli maçı 5 Mayıs akşamı oynanıyor. Son 3 haftaya 1 puan önde giren Trabzonspor, şampiyonluk yolundaki tek rakibi Fenerbahçe'yi ağırlıyor. Beraberliğin dahi yeteceği maçta, öne de geçmelerine rağmen Oğuz&Aykut ikilisinin attığı goller, Fenerbahçe'yi şampiyonluğa çok yaklaştırıyor... Rüştü'nün müthiş kurtarışları da bu maç anılırken es geçilmemeli.

19 Mayıs 1996: İlk şampiyonluğumun günü... Küçük olmama rağmen çok net hatırladığım o gün, apayrı bir yazı konusu... Televizyonların naklen vermediği maçta, Vanspor'u mağlup edip şampiyon oluyoruz... O günün tek üzüntüsü, Bolic'in gol kralı olamaması... Aynı gün Trabzonspor, Eskişehir'e 7 gol birden atıyor, bu 7 golün 5'i Şota'dan... Şota kral, Boliç 2. sırada... Zaten Türkiye'de hiç gol kralı olamayan Boliç, 3 sezon arka arkaya gol krallığında 2. oluyor. Bu gibi ayrıntılara girip yazıyı daha da uzatmaya gerek yok. Özetle, futbol otoritelerinin hiç de azımsanmayacak bölümüne göre Fenerbahçe'den kadro olarak daha güçlü olan Trabzonspor, 82 puan toplamasına rağmen, harika geçirdiği sezonu 2. bitiriyor. O süper kadro, ilerleyen yıllarda dağılıyor.  (15 yıl sonrasına ne kadar benziyor değil mi?)


21 Mayıs 1996: Bu tarihte basılan Milliyet'te, şöyle bir manşet var: "Fenerbahçe'de operasyon". Yalçın Türk imzalı bu haberde, "Yönetim, Oğuz ve Aykut da dahil birçok oyuncuyu elden çıkaracak" yazıyor. Yani şampiyonluğun sadece bir gün sonrası... Bu haberi Yalçın Türk'e bizzat Ali Şen mi veriyor bilemem ama yazdıkları bir bir çıkıyor. Aykut Kocaman ve Oğuz Çetin Fenerbahçe'den uzaklaştırılıyorlar.


***

15 Şubat 1998: Fenerbahçe için çok yoğun bir gün... Hem seçim var, hem de Galatasaray maçı. Ali Şen aday olmuyor, Vefa Küçük'ü destekliyor. Karşısında Aziz Yıldırım var. Bir de Ömer Çavuşoğlu... O günleri çok özlüyorum deyip seçimin sonuçlarını aktarayım; Aziz Yıldırım: 1469 oy, Vefa Küçük 1468 oy, Ömer Çavuşoğlu: 157 oy... Evet, Aziz Yıldırım sadece 1 oyla başkan seçiliyor... Üstelik onun yönetim kurulu değil, Küçük'ün yönetim kurulu seçiliyor. Böyle bir enteresan durum var. Ömer Çavuşoğlu aday olmasaydı, kıçını kaldırıp daha fazla insan oy vermeye gitseydi... Bunlar 13 yıldır hep konuşulan konular. Tabii bir de "Aziz Yıldırım benim son dakikada gelip verdiğim oyla başkan oldu" geyiği-efsanesi vardır. Neticede tek oy, ister olumlu, ister benim gibi olumsuz bakın, Fenerbahçe'nin tarihini değiştirmiş oldu...

Ha derbi mi... "20.45"le hatırlanan maç, Boliç'in son dakikalarda attığı güzel golle 2-2 bitiyordu.


***

2. bölümde 2006 ve 2010'da kaçan şampiyonlukları ve bu sezonun başındaki hüsranı yazacağım... 3. ve son bölümde ise son 8-9 ayı...

1 yorum: