26 Nisan 2010 Pazartesi

"Çakar: Genç Doktor, Olgun Hakem"


28 Kasım 1989 tarihli Milliyet Gazetesi'nde Ahmet Çakar'la röportaj yapılmış. Çok fazla vaktimi alsa da, bütün röportajı blog'a aktardım ki herkes okusun. Şöyle başlıyor;

Ne zor bir iştir şu hakemlik. Bir hata yaptı mı, aman Allah'ım, "Vur abalıya" örneği. "Kara gömlekli katil", "Bu hakemlerle bu lig bitmez", "Yaktı takımı"... Türk futboluna hakem kazandırmak da kolay bir iş değildir kuşkusuz. Şöyle Türk hakemliğinin geçmişinde bir gezinti yapacak olursak, bu alanda başarılı olmuş Sulhi Garan, Şazi Tezcan, Doğan Babacan, Hilmi Ok ve Ertuğrul Dilek gibi isim bırakmış ustaları hatırlarız... Bir de bugüne bakalım... Erman Toroğlu, İhsan Türe, Sadık Deda, Hasan Ceylan ve Yusuf Namoğlu... Hepsi de bugünün parmakla sayılabilecek isimleri... Bu cesur ve yerinde karar verebilen hakemlerimize bir yenisi daha eklendi, Ahmet Çakar... FIFA kokartına aday ve Türkiye'nin bu dalda en genç hakemi. Eski ünlü hakem Mustafa Çakar'ın oğlu. Geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray-Konyaspor maçındaki yönetimiyle bir anda spor kamuoyunun dikkatlerini üzerinde topladı Çakar. Ahmet Çakar, hep babasının izinde. Babası gibi hem doktor, hem hakem. Üç yabancı dil bilen, bekar, 27 yaşındaki başarılı hakem Ahmet Çakar'la birlikte olduk. Çakar'ın bu başarılı çıkışı nereden geliyordu? İyi bir hakemin maçlara nasıl hazırlanması gerekiyordu? Çakar'la "dobra-dobra" konuştuk. O da çekinmeden sorularımıza yanıt verdi.

- Sayın Çakar, doktorluğunuzun yanı sıra, bu dalı seçerken babanızın baskısı oldu mu?

- Kesinlikle hayır. Ancak küçüklüğümde babamın katıldığı hakem toplantılarının en yakın izleyicisiydim. 19 yaşımda hakemliğe başladım. 3 yıldır da (A) klasmanında maçlar yönetiyorum. Hakemliğe geçişim tamamen bilinç altı bir olaydı.

- Bu göreviniz döneminde hiç hatalı karar verdiniz mi? Ya da başka bir deyimle vicdanınızı rahatsız eden bir kararınız oldu mu?

- Evet, beni rahatsız eden hatalı bir kararım oldu. Bundan 6 sene önce Galatasaray-Fenerbahçe arasında oynanan maçta yan hakemdim. Selçuk'un attığı bir gole ofsayt bayrağını kaldırdım. Aslında pasif bir ofsayt söz konusuydu. Bunu akşam televizyonda izledikten sonra gördüm. İşte hakemlik yaşantımda tek hatalı kararım buydu.

- Hocam, özellikle son Galatasaray-Konyaspor maçındaki başarılı yönetiminizle ön plana çıktınız. Bu başarınızın altındaki sırları açıklar mısınız?

- Bana göre tüm hakemler başarılıdır. Yeter ki kendilerine ve yaşantılarına dikkat etsinler. Özellikle ben hafta içerisindeki antrenmanlarımı hiç ihmal etmem. Bir hakem başarılı olmak istiyorsa bazı saha dışı unsurlardan kendini soyutlaması gerekir. Yani bir takım büyüktür, ya da düşme hattındadır gibi... İşte bu unsurları kafasından siler ve o maçı bir (A) takımıyla (B) takımı oynuyor gibi düşünürse, başarılı olmaması mümkün değil.

- Sayın Çakar, örneğin Galatasaray-Fenerbahçe maçını yöneteceksiniz. Bu maça nasıl hazırlanırsınız?

- Bir hakem başarılı olmak istiyorsa, uykusuna, gıdasına ve özellikle içkisine dikkat etmeli... Diğer bir benzetmeyle, profesyonel bir futbolcu gibi kendisini maça hazırlamalı. Bunun tam tersi gece hayatına düşkün, çok içki içen ve uykusuna dikkat etmeyen bir hakemin başarılı olması imkansızdır. Ben kondisyonuma çok dikkat ederim. Bir de maçtan bir gün önce psikolojik olarak beni sarsacak olaylardan uzak kalmaya çalışırım.

- Hiç korktuğunuz maçlar oldu mu?

- Hayır, kesinlikle korkarak maç yönetmedim. Ben hiçbir futbolcuya taviz vermem. Zaten taviz veren hakem kaybeder.

- Her sarı veya kırmızı karttan sonra uykularınız kaçar mı? Ya da vicdan azabı çeker misiniz? 

- Son 3 yılda gösterdiğim kırmızı kart sayısı 5'i geçmez. Vicdan azabı da asla çekmem. Çünkü kuralların gereğidir kartlar.

- Peki hocam özellikle kırmızı kartlar caydırıcı mıdır?

- Bana göre caydırıcıdır. Çünkü bir futbolcu, hakem gibi sarı ve kırmızı kart kurallarını harfi harfine biliyorsa ve de tavizsiz işleyeceğine inanıyorsa, o futbolcu sahada buna göre davranacaktır.

- Hocam taviz konusunu isterseniz biraz açalım...

- Bir hakem taviz vermeyecek derken, olayların üzerine ateşle gideceğiz ya da arı kovanına çomak sokacağız anlamına sakın gelmesin. Eyyamcılıkla psikoloji birbirine çok yakın şeyler. İşte hakemin bu iki unsuru birbirinden iyi analiz etmesi gerekir. Tarafsız maç yönetmeli... Çünkü, biz insanları yönetiyoruz, robotları değil. Onlar büyük primler ve büyük idealler için mücadele ediyorlar. Yani varını yoğunu ortaya koyan bir toplumu yönetiyoruz. Yorgunluktan ve ideallerden doğan psikolojik deşarjlar olacaktır. İşte bunları da göz önüne almak gerekir. Ama bu demek değildir ki, hakem eyyamcılık yapacak. Eğer bir oyuncu ne kadar stres içinde olursa olsun hakaret ediyorsa, karar kırmızı karttır.

- Yani Sayın Çakar, bir hakemin başarılı olması için doktor mu olması gerekiyor?

- Hayır, ben bunu savunmuyorum. Ancak bir hakemin psikoloji olayını çok iyi bilmesi gerekir. Yani hakemlerin psikolog olması gerekir.

- Bir maç öncesinde yardımcılarınızla diyaloğunuz nasıl? Onlara tam yetki verir misiniz?

- Her maç öncesinde arkadaşlarımla gerekli işbirliği içinde oluruz. Ve maçta uygulayacağımız kriterleri belirleriz. En iyi şekilde yardımcı olmalarını isterim.

- Sayın Çakar, hakemlikten ne bekliyorsunuz? Şöhret mi yoksa para mı?

- İnanın burada çok samimi olmak istiyorum. İleride Ahmet Çakar hakemliği bıraktığı zaman, dürüst, iyi hakem, taviz vermeyen, cesur ve komplekssiz maç yönetirdi izlenimini bırakmak istiyorum. Hakemlik bir hobidir, para kazandıracak bir meslek olarak asla görülmemeli...

- Hocam, spor kamuoyunda hep tartışma olmuştur, hakemlerimize verilen harcırahlar sizce yeterli mi?

- Evet, çok önemli bir konuya değindiniz. Bir hakem büyük sosyal patlamalara neden olabilir. Bugün Doğu'da maç yöneten bir hakemin hatalı kararı şehri birbirine sokabilir. Bugün İstanbul'da özellikle 3 büyüklerin maçlarında, hatalı bir kararda hükümet bile karışıyor... Basın karışıyor, seyirci birbirine giriyor. Buna neden hakemin düdüğü. Dolayısıyla hakemlerden çok önemli ve de hayati olaylarda en mükemmelini bekliyorsunuz. Bunun için de hakem, en lüks otellerde kalabilmeli, yiyeceği yemekler kuru fasulye-pilav olmamalı. Giyimine, kuşamına dikkat etmeli. Çünkü önemli bir camiayı temsil ediyoruz.

- Sayın Çakar, 3 yabancı dil biliyorsunuz. Size göre her hakemin en az bir yabancı dil bilmesi gerekir mi?

- Evet, en az bir yabancı dil bilmesi gerekir. Avrupa sahalarında bir Türk hakemi başarılı olmak istiyorsa bu yeteneklere sahip olması gerekir. Yani derdini anlatmayı, diğer bir anlamda su istemesini bilmeli. Ya da iki takım oyuncularının hareketlerini anlamalıdır ki, doğru karar verebilsin.

6 yorum:

  1. şunu da yazayım dedim, ahmet hoca'nın muayene ettiği kadın, gülben ergen'in gençlik yıllarına benzemiyor mu? :)

    YanıtlaSil
  2. kadın muayene olmaktan çok mutlu gibi sanki... ahmet çakar da hiç değişmemiş, surata bak.

    teşekkürler uğraşın için, emeğe saygı, repleri görelim :)

    YanıtlaSil
  3. Ekşi'de de bir kısmını paylaştım, özellikle

    içkisine dikkat etmeli , kısmı fena :)

    YanıtlaSil
  4. hala devam etmiyordur sanırım doktorluğa..

    YanıtlaSil
  5. ya bir kişide ahmet çakarın hangi dalda doktorluk ettiğini merak etmiyor.ve kimsede bilmiyor.bende dahil.branşı nedir.yoksa pratisyenmi.internette aradım bir yerde yok.demekki beyin var,beyincik var.TÜRKİYE,insanlar beyinlerini ne zaman çalıştırırlarsa,düşünmeye başlarlarsa o zaman adam olacak.insanlarda konu bulmak bile sorun.birisi küçük bir şey yazıyor,yüz kişi atlıyor.ya minnacık bir fikire yüz kişi atlarsa demekki kafalardan ses gelmiyor....

    YanıtlaSil
  6. adam sağlık ocağında çalıştığına göre pratisyen hekim.

    YanıtlaSil