7 Haziran 2011 Salı

Gönlünce Sevinememek


Fenerbahçe Basketbol Takımı'nın ilk hatırladığım kadrosunda, Mitch Smith, Kevin Rankin falan vardı. İlkokula başladığım yıllar, 95 civarı. O yıllardan taaa 2007'ye kadar şampiyonluk göremedim basketbolda. Ülker'le birleşene dek.

Şu an Fenerbahçe kadrosu dışında -hadi biraz Efes'i ayrı tutayım- Galatasaray dahil hiçbir takımdan 6-7 oyuncu sayamam. (Örneğin, az önce rastgele baktım, Türk Telekom'un hocasını tanımıyorum, alt sıralardaki takımlardan da 1-2 oyuncu bile sayabileceğimi sanmıyorum) Küçükken, tamam futbolla aynı ölçüde olamaz ama, basketbolla da çok yakından ilgilenirdim. Ne bileyim, Telekomlu Jamal McCullough'yı, Darüşşafakalı Michael Ansley'yi daha dünmüş gibi hatırlarım (peki verdiği çıplak poz?), ama Galatasaraylı Jerry Johnson'dan Banvit'le oynadıkları maça kadar haberim yoktu... Yatılı okul, basketbol maçlarının şifreli kanala geçmesi vs., beni kopardı...

Uzatmayayım... Bugün seride 2-0 öne geçtik. İki maçta da büyük fark attık Galatasaray'a. Bu noktadan sonra şampiyonluğu kaybetmemiz mucize olur. E zaten son yıllarda lige de ağırlığımızı koymuş durumdayız. Antalya'yı yenilgisiz geç, Efes'i yenilgisiz geç, Galatasaray'ı darmadağın et...

Bunu yazıyorum diye bana kızan Fenerbahçeli arkadaşlarım olabilir -ki bizim sözlükteki tabirle troll'lük yapıyorsun diyen bile çıkabilir- ama şampiyon oluyoruz diye hakkıyla, yeterince sevinemiyorum cidden. Nedeni de, Fenerbahçe ve diğer takımlar arasında ciddi güç farkı -her açıdan- olması... Bildiğin haksız rekabet. Bunu futbol için söyleyemem, çünkü futbolda istediğin kadar güçlü ol, son 2 yılda Bursaspor ve Trabzonspor örneklerinde de görüldüğü gibi, gelip bir sürpriz at seni geçebilir, seninle son ana kadar mücadele edebilir. Ama basketbolda öyle değil. Bariz bir güç farkı varsa, çat çat kazanılıyor.

Fenerbahçe'nin en sevdiğim basketbol kadrosu, üç silahşörlü kadrosudur. Yani İbo, Henry Turner, Dallas Comegys önderliğindeki, Murat Özgül'ün koç olduğu kadro. Şampiyonluğu geçtim, final oynayabildiler mi? Hayır... Ama o takımda gerçek bir heyecan vardı. O kadronun Efes'i, Tofaş'ı, Ülker'i yenmesi, futbolda Galatasaray'ı yenmemizden daha değersiz değildi benim için. Çünkü para bu 3 kulüpteydi ve bizde Erdal Koşan, Hicri Güneri oynuyordu. :) Koraç Kupası çeyrek finalinde, Güray'ın inanılmaz oynadığı maçta Efes'e fark attığımız maçı Fenerbahçe ve basketbol dilencileri unutmamıştır, unutamaz... O maç ve benzerleri, şu an her maçı rahat rahat kazandığımız şampiyonluklara bedel desem?

Denir ya, "bu takımın şampiyon olması normal, asıl zaten şampiyon olmasa başarısızlıktır..." Hah bu söz, tam da şu an bizim basketbol takımı için geçerli. Maça gidiyorum (adet yerini bulsun diye) Galatasaray'a 20 küsür fark atıyoruz ama şöyle içten bir şekilde coşkuyla sevinemiyorum. Biz o Abdul-Rauf, Conrad McRae, Marko Milic, Zan Tabak, Goran Kalamiza vs. vs. sürüyle yabancılı kadromuzla bile final oynayamamıştık. (Zaten o mütevazi kadromuz bozuldu diye çok sinir olmuştum ya neyse) George Gilmore'un Tofaş maçında kaçırdığı serbest atışlar?

Orta güçlükteki fakat Fenerbahçe ismini layıkıyla taşıyan kadro gitti, sanki Mourinho zamanındaki Chelsea geldi... Heyecan yok... Barcelona maçları nasıl sıkıyorsa, sonucu nasıl merak etmiyorsam, bizim basket maçları da en azından ülke sınırları içinde aynı durumda.

İbo'nun 1997'de, Efes'le oynadığımız Türkiye Kupası final maçında delirerek daha maçın ortasında oyun dışı kalması > Lavrinovic'in pota altını domine etmesi :(

Ya rakipler güçlensin, ya da... (boşluğu sen doldur)

1 yorum:

  1. Afedersin ama biraz saçmalamışsın, her oyuncunun bir dönemi vardır, biter gider. İbrahim'in yeri hep ayrıdır. Ama bugün Emir, Ömer, Marko, Gasper en az geçmiştekiler kadar değerlidir. Kenarda oturan Mrsic, Mirsad en az onlar kadar değerlidir. Sen efsaneni kalkıp Darjus'la karşılaştırıyorsun. Fenerbahçe ligine göre güçlü takım yarattıysa bu harcanan emeğin, yapılan yatırımın bir sonucudur, bazıları gibi basketbol parasını futbolculara yedirmemiştir. En büyük hata bu süreçte Mahmut Uslu denen lüzumsuz insana emanet edilmiş olmasıdır şubenin ama o hatadan da dönülmüştür, daha da büyüyecektir bu takım.

    YanıtlaSil